20130220

.Nehir ve küller

Tanrı ölmüştü,

Ve bu nehirde yıkanmaya başladık. Ağaçların arasından süzülen gün ışığı , çıplak bedenlerimize vuruyordu. Bir ilk bahar sabahı , rüzgarda süzülen polenlerin altında koşulsuzca birbirimize dokunuyorduk. Anlattıklarımız anlamdan uzaklaşmış, tesadüflerin güzelliği ile doyuyorduk. Ardımızda kalan bir şey yoktu , çünkü yeniden doğmuştuk. Artık yanlış kavramı yoktu , çünkü içimizden gelen hiç bir şey yanlış olamazdı. Sahiplenmeyi bıraktığımızdan beri , birbirimizden bir şeyler beklemiyorduk. Beklentilerin olmadığı bir yerde , kırgınlıklar da olmuyordu. Özgürlüğümüz sınırsızlık ile sonsuzdu. Biz ahlak kavramını devirdiğimiz için , ahlaksızlık da yok olmuştu. Bastırılmış duygulardan arınmış insan , suç işlemek istemiyordu. Çünkü eskiden sahip olamayacağı her türlü özgürlüğe kavuşmuştu. Ve dünya , bu defa gerçekten dönmeye başlamıştı.

Ve bu çimenlerde uyumaya başladık. Sayısız insan çırılçıplak çimenlerde uzanıyor , şarkılar söylüyorduk. Artık sadakat yeminleri edilen , bencilce aşklardan bahsedilen o eski şarkılar yoktu. Nehirlerden , çimenlerden ve küllerden bahsettiğimiz şarkılar. Öylece çimenlere uzanmış gökyüzünü izliyorken , başucunuzda koşan , dans eden insanlar vardı. Ruhlarımızdan bir ağ kurmuş gibiydik. Bedenlerimiz dokunurken , ruhumuz sahiplenmek yerine anı yaşıyordu. Sıkılmak artık bir olumsuzluk değil , özgürce bir seçim şansıydı. Dünya artık sadece renklerden ve tatlardan oluşuyordu. Ve mutluluk , nefes almak kadar istem dışıydı.

Ve bu küllerle sonsuzduk. Zamanımız dolduğunda , dallardan yaptığımız teknelerde bedenlerimiz yakılıyordu. Nehirlerden , denizlere. Bedenlerimizi savrulan küllere buluyor ve büyük çemberler oluşturup birbirimize sarılıp şarkılar söylüyorduk. Nesillerden nesillere. Ve tanrı, benliğimiz artık. Her birimizin ruhu , her birimizin şarkısı. Ve sonunda tanrı artık savaşmıyordu.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
Copyright © Levin Kara
Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz kopyalanması ve kullanılması yasaktır.