20130505

.Kartpostal

Kuşlar özgürlükten bihaber...

Uçmak dedi , uçmak özgürlük gibidir. Rüzgar yüzünde yumuşar , ruhun hafifler dedi. İstediğin kartpostalın bir parçası olursun. Kanatlarının altında evrenin en güzel manzarası. Anlattı da anlattı. Bir an olsun düşününce , hani kaçmak istiyor ya insan ; tek nedeni bu sanırım. Ne dersen de , bazı şeyler insana yetmiyor. Baktığın denizin renginden bile sıkılıyorsun. Bazen kuzey ışıklarını görmek istiyorsun , bazen de bir oyuncak oluyor mumun eriyen kısımları. Kahrolsun ki umutlarım var ve tek suçlusu hayallerim , hayallerimiz. Bir oyuncağın değeri bir sonrakinden , yalnızlığın değeri gibi. Fakat bu nasıl bir döngü ki, temennilerim hep uykuda ölmek üzerine kurulu. Çünkü yarının dünden farkı yok , bugün her günün aynısı. Değişiklik, üçüncü bir kolunun çıkmasıdır aslında. Baktığın denizin , ağaçların renklerinin ya da konuştuğun insanların farklılaşması bir değişiklik değildir. Zaten olasılık dahilinde yaşadığın veya yaşayacağın şeyler , ne kadar değiştirebilir ruh halini? Fakat böyle olurmuş. Sıkılıyorsan , çık dolaş.

Şimdi söyle bana , uçmak nereye kadar özgürlüktür? Sana bir karamsarlığı anlatmıyorum. Sığ bir denizde kumlara kürek sürerek ilerlemek, yaşadığım nötr durumun özeti. Yaşamasam da olasılıklar hep aklımda. En fazla nereye gidebilirim ki? Uçmak zamanla bir kestirmeden ibaret olacaksa , varmak ne kadar değişebilir? Her türlü senin yanına geleceksem , yokluğunu bulmak bana ne kadar özgürlük katabilecek? Kızıl karlar üzerinde , kuzeyin soğuğunda uçmak ne kadar yetecek? Kartpostalların arka yüzünde her zaman güzel şeyler yazmayabilir. Mevzu özlemek olduğunda , konuşmaktan kaçtığın hatta koşarak uzaklaştığın şeyden uçarak uzaklaşmak neyi değiştirecek? Kuşlar , bir portakalı elleri ile tutabilmenin hayalini kuruyorlar. Balıklar sahilde güneşlenmek istiyor. İnsanlar , hepsini birden. Uçmak bir süper güç değil , erken kalkmak gibi bir şey aslında.

Söylenecek her söz biraz klişe. Duymamaya özen gösteriyorum. Bir son sözüm de yok , aklımda bambaşka bir gezegen. Elimde değil , çünkü orada sözler de yok. Fakat yine de satırlara bölünüyorum. Bu bir yolculuk olsaydı , tenha bir istasyonda inerdim. Fakat zaman bir bütün nihayetinde. Dün , bugün ve yarın aslında hepsi bu anda. Neyse. Uçmak demiştik ya , bence çok boktan bir şey. Süslü sözlere hiç gerek yok. İnsanlık daha anne karnında ve sanırım doğacağı da yok.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
Copyright © Levin Kara
Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz kopyalanması ve kullanılması yasaktır.