20130407

.Cinayet

Biliyorsun. Bunlar aklının sana oynadığı bir oyun değil. Gece hep karanlık , gündüz ise iki yüzlüdür. Kalabalıklar saklanmak için uygundur. Ayakkabılarını temiz tutarsan , olay mahallinde özgürce dolaşabilirsin. Ve öldürmenin en güzel yolu , bunu kurbanına bırakmaktır.

Ona doğruları söyleyerek başlayabilirsin. Sonra düşünmesi için onu bir süre yalnız bırakırsın. Yediği ilk yemek sırasında çatal tutan eli titremeye başlayacaktır. Sonra düzeninde küçük değişikliklere gidecek. Hafta sonları buluştuğu arkadaşları ile daha az görüşecek , ona seni seviyorum diyen kadınları duymazdan gelmeye başlayacaktır. Banyoda kalma süresi uzayacak ve bir süre sonra zamanını banyoda oturarak geçirmeye başlayacaktır. Camdan sokağı izlerken artık sokağı değil , camın kenarındaki örümcek ağlarını görmeye başlayacak. Farkında olmadan da olsa ilaçların ve bıçakların hangi çekmecelerde durduğunu daha kolay hatırlayacaktır.

Sonra onu bir daha ziyaret edeceksin. Doğruların seni de rahatsız ettiğini ve kendini kötü hissettiğini söyleyeceksin. Tekrar onu yalnız bıraktığında , seni bir yol arkadaşı olarak görmeye başlayacak. Kendine güçlü bir güçsüz dost edindiğini düşündüğünde , bu durum onu yavaşça bir yarışın içine sürükleyecek. İnsanlar zayıftır. O kadar zayıftır ki , zayıflıklarını bile kıyaslamaya giderler. Önce ne kadar az şeye sahip olduklarını düşünüp üzülürler. Sonra sahiplenme iç güdüsü ile bunları yüceltmeye başlarlar. Kurban tüm bunları düşünmeye , sahiplendiği onca üzüntüye değer biçmeye başlar.

Son ziyaretin için oraya geri döneceksin. Senin için her şeyin bir anda iyiye gittiğinden bahsetmeye başlayacaksın. Artık huzurlu olduğunu ve kendini iyi hissettiğini söylersin. Son kez onu yalnız bıraktığında , seni değerli kıldığı onca üzüntüyü anlayamamakla suçlamaya başlayacak. Düşünceleri ne kadar kötü olursa olsun , onu yalnız bıraktığın için tüm o üzüntülerinin değeri artacak. Artık sokağa değil , pencere kenarındaki örümcek ağlarına da değil ; sadece camdaki yansımasına bakıyor olacak. Telefonlara cevap vermemeye ve eve gelen mektupları okumamaya başlayacak. Yatak odasındaki perdeleri hep kapalı tutacak. En güzeli de tüm bunları sanki hep böyle yapıyormuş gibi düşünmeye başlayacak. Artık doğruları bildiği için , yalanlarla dolu eski yaşantısına dönemeyeceğini düşünecek. Ve düşünmek ağır gelmeye başladığında iki çekmeceden birine yönelecek.

Belki de öldürmenin en güzel yolu bu değildir. Belki de sana o aptalca yalanlardan oluşan hayatından bir parçayı anlatırken , bir elinle ensesinden tutup , diğer elinle bıçağı onun kalbine saplamak daha güzel olacaktır. Çünkü o zaman bir anda tüm bu anlattıklarımı gözlerinde görebilirsin. Kanı dudağının kenarından çenesine doğru akmaya başladığında , meraklı köpekler gibi başını hafif yana eğip yüzünde bir gülümseme ile ona hoşça kal deme imkanın olur. Onu fındıklığa , diğer kurbanların yanına gömersin. Fındıklığa bakan verandada kahveni yudumlarken , elinde hala ne kadar çok yalan olduğunu düşünürsün. Ne kadar çok zamanın olduğunu.

Belki de sahip olduğun tek duygu nefrettir. Bileklerini kestiğin bir gün , mutfak tezgahının önünde çömelmiş öylece kapıdan salondaki saate bakarken ; içindeki insana küfür edip durursun. Tek tek onlarla uğraşmaktansa , kendi varlığını sonlandırarak bilincin evrende kaybolmasını seçiyorsun. Fakat üzüldüğün tek bir şey var ; onlar bunu zayıflık olarak görecekler. Hayatlarını bağışladığını bilmedikleri için , yalanlarından vazgeçmeyecekler.

Kim bilir...

0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
Copyright © Levin Kara
Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz kopyalanması ve kullanılması yasaktır.